Geçmişte oldukça kısıtlı imkanlarla sürdürülen bir iletişime sahip olan insanlık, gelişen kitle iletişim araçları sayesinde, alışık oldukları geleneksel iletişim kavramından oldukça uzaklaşarak, kendilerine yeni iletişim kanalları geliştirmeye başladı. Gün ve gün teknolojinin gelişmesi ile hayatımıza giren Facebook, Twitter, Instagram, Youtube gibi sosyal medya uygulamaları, kullanıcılarına hem kendilerini ifade etmelerinin hem de kendilerine sanal bir kimlik oluşturmalarının önünü açtı ve büyük ilgi çekti. Bu ilginin sonrasında ardı ardına oluşturulan yeni kanalların arasından sıyrılan, gün geçtikçe popülerleşen ve yalnızca ses yoluyla kullanıcılarının kendilerini ifade etmesini sağlayan ‘Podcast’ler ise, özellikle pandemi döneminde ilgiyi üzerine çekmeyi başarmış bir iletişim kanalı olarak göze çarpıyor.

PARDON? PODCAST TAM OLARAK NEDİR?

 Öncelikle neden ‘Podcast’ olarak adlandırıldığını merak ediyorsanız ya da bu cümleyi okumaya başladığınızda nedenini öğrenme dürtünüz harekete geçtiyse merak etmeyin, hemen aktarıyorum. İlk olarak The Guardian gazetesinin teknoloji yazarı olan Ben Hammersley tarafından kullanılan ‘Podcast’ kelimesi, Apple’ın bir ürünü olan iPod’un son hecesi ile yayınlamak anlamına gelen ‘casting’ kelimesinin ilk hecesinin birleşiminden oluşuyor. Bu durumda Podcast, belli konular hakkında bilgi aktaran, fikir ve görüş bildiren ses kayıtları olarak tanımlanabilir.  Daha da genişletmek gerekirse Podcastler, radyo, yayıncılık ya da gazetecilik alanında uzman editörlerin, sanatçıların, radyocuların ve herhangi bir tecrübesi olmayan kişilerin dahi üretebildiği, dijital dünyaya giriş yapılan kitle iletişim araçları aracılığıyla da yayınlanabilen ve dinlenebilen ses içerikleri olarak ifade edilebilir.

Podcastler, yaygınlaşmaya ilk olarak Apple’ın müzik, video vb. içeriklere erişim programı olan iTunes’un dünyası üzerinden erişime açmasıyla ve özel olarak ‘Podcast’ler’ kategorisini oluşturmasıyla başladı. Apple, dijital platformlarda yer alan müzik piyasasının büyük bir çoğunluğunu kendi bünyesinde tutuyordu ve böylesi büyük bir alanın içerisinde direkt ulaşıma açtığı podcast dünyası, kullanıcılar arasında hızla yaygınlaşmaya ve çoğalmaya başladı. Geçen süre zarfında, gelişme döneminin başlangıç evresini atlatan podcastler, artık çok geniş bir kitleye hitap eden bir medya aracına dönüştü. Podcast yayıncılığının üzerinde durulması gereken en önemli nokta, günümüze kadar iTunes’un opsiyonuyla ulaşılan bir milyarlık abone sayısıdır. Yalnızca tek bir platform üzerinden, on yıldan kısa bir sürede böylesi bir dinleyici ve abone sayısına ulaşılması, üzerinde durulması ve önemle vurgulanması gereken bir durumu yansıtıyor. O dönemde kimi teknoloji yayıncıları ve eleştirmenleri podcastin milenyum yıllarının başındaki hızlı ilerleyişine rağmen 2006 yılında video yayıncılığının hayatımıza girmesi ve yükselmesiyle, podcastin sonunun gelişini duyurmuş olmalarına rağmen, podcastler bu yarışmada yerini korumayı başardı, daha da yükseldi ve özgün bir medya aracı olarak kabul edildi.

ARAŞTIRMALARA GÖRE TÜRKİYE DE PODCAST’E GÖZ KIRPIYOR

 Pandemi döneminde ivmesini oldukça artıran Podcast yayınlarına, ilgi çekme ve dinleme kapsamında son bir yılı kapsayacak şekilde bakıldığında, en çok ilgi gösteren ülkelerden birisi de Türkiye olarak göze çarpıyor. Sosyal hayatın oldukça kısıtlandığı bu salgın döneminde birçok araştırma şirketi, Podcast üzerine gerçekleştirdikleri çalışmalardan elde ettikleri verileri paylaşmaya devam ediyor.

Önde gelen analiz ve araştırma şirketlerinden Chartable’ın elde ettiği veriler gösteriyor ki, 2020 yılında podcastlere gösterilen ilgi bir önceki yıla göre üç kat artmış durumda.

3 Şubat 2021’de açıklanan araştırma raporuna göre, son beş seneyi kapsayan zaman diliminde yayımlanan podcast sayısı 17 kat arttı, 2020 yılında da podcast indirme sayısı yüzde 180 yükseldi. Yine Chartable’ın verilerine göre Türkiye’de podcast dinlemek amacıyla kullanılan cihaz sayısında 5 kattan fazla bir artış gözlemlendi.

Ipsos ile Podbee Media iş birliğiyle gerçekleştirilen başka bir araştırma ise Türkiye’de Podcast’in durumu hakkında daha detaylı veriler sunuyor. Bu araştırmanın yalnızca Türkiye’yi inceleyen ilk podcast araştırması olduğu bilgisini vermeden geçmeyelim. İlk göze çarpan veri; Türkiye’deki Podcast bilinirlik oranının %11 olması. Bu oran İstanbul’da %19. Diğer mecralara bakıldığında oldukça düşük bir oran gibi görünebilir fakat podcast pazarına kayıtsız kalmayan kişilerin ve kurumların yeni yeni yatırıma başladığını hatırlatmakta fayda var. Bunun yanı sıra, Türkiye’de gerçekleştirilen iletişim konferansları ve seminerleri de bir diğer besleyici unsur olarak, podcastler hakkında araştırmalara ve bilgilendirilmelere de yer vermeye başladı. Güncel bir örnek isterseniz, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin 12-14 Nisan 2021 tarihlerinde pandemi nedeniyle online olarak düzenlediği ve bu seneki temasının ‘Covid 19 Çağında İletişim Ekolojisi’ olduğu ‘3. Uluslararası İletişim ve Teknoloji Kongresi (3rd Communication and Technologhy Congress)’ni verebiliriz. Oldukça verimli ve yüksek katılımlı geçen bu konferansı gözden kaçırdıysanız üzülmeyin. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin Youtube kanalını ziyaret ederek tamamını izleyebilirsiniz.

Ipsos ile Podbee’nin araştırmasına dönecek olursak, katılımcıların 650 bin kişisinden ‘Podcast’i biliyor ve çoğunlukla dinliyorum’, 2 milyona yakın kişisinden ‘Podcast’i biliyor ama ara sıra dinliyorum’, 4,5 milyona yakın kişisinden de ‘Podcast’i biliyor ama dinlemiyorum’ yanıtları alınmış. Yapılan değerlendirmede de Türkiye’de 5 milyona yakın kişinin podcast dinleme potansiyeli olduğu aktarılıyor.

Kültür, sanat, politika, spor, sağlık, haber, kurumsal ve tamamen özgün yayıncıların kişisel içerikleri gibi birçok başlık altında Türkiye’de Türkçe yayınlar yapılmaya devam ediliyor. Gün geçtikçe hem yayın yapan hem de yayınları dinleyen kişi sayısı artmaya devam ediyor.

PEKİ SİZ HANGİ TARAFTASINIZ?